forumdkz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

forumdkz

yeni sitemiz ''forumdkz.funpic.org''
 
AnasayfaPortalliGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Bir PKKlı kadının itirafları

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
byhitter
ADMİNASTRATÖR
ADMİNASTRATÖR
byhitter


Mesaj Sayısı : 504
Location : Gaziantep
Kayıt tarihi : 21/11/07

Bir PKKlı kadının itirafları Empty
MesajKonu: Bir PKKlı kadının itirafları   Bir PKKlı kadının itirafları Icon_minitimePaz Ara. 02, 2007 6:03 pm

PKK’lı Dilaram (29), 1991′de dağa çıktı. Örgüt eylemlerinde yer aldı.
Kalaşnikof’uyla, roketatar ve el bombasıyla kaç kişi öldürdü, bilmiyor.
1996′dan itibaren Kandil Dağı’ndaki PKK radyosunda çalıştı. 2003′te üç
arkadaşıyla birlikte ölümü göze alarak PKK’dan kaçtı. Üç yıldır Irak’ta
yaşıyor. Kendisi gibi PKK’dan kaçan kadınlara ulaşması zor olmadı.
O güne kadar hiç konuşulmayan, üstü örtülen gerçekler, bu buluşmalar
sırasında karşılıklı itiraf edildi. PKK’dayken bire bir tanık olduğu,
birinci ağızlardan öğrendiği Abdullah Öcalan ve komutanlarının tecavüzleri
ile örgüt içi infazları yazmaya karar verdi. Anı-roman olarak yazdığı
kitabın adı, “Özgürlüğe Kaçış.”
Dilaram’la Irak’ta görüştüm. Kendisi gibi, “örgüt bulduğu anda
öldürecek” dediği 100 eski PKK’lıyla diyalog halinde olduğunu öğrendim.
Irak’ta bulunduğum beş günde 14 kadınla tanıştım, bazılarıyla kitapta
geçen olayları konuşma imkanı buldum.
İçlerinden sadece dördü yüzlerini gizlemek kaydıyla fotoğraflarını
çekmemi kabul etti. Abdullah Öcalan’la birlikte olduğunu anlatan iki kadın
da sadece konuşmayı kabul etti. Biri Öcalan’ın dayağına ve üç kez
tecavüzüne maruz kalmıştı. Diğeri ise başkanına itiraz etmeyi aklından
bile geçirmemişti.
Onları dört gün ve gece boyunca, gaz lambasının aydınlattığı soğuk
bir odada sabahlara kadar dinledim. Sokakta yankılanan ayak seslerinin
PKK’lıya ait olup olmadığını nasıl anladıklarına, nasıl tedirgin
olduklarına tanık oldum.
Hepsi, PKK ve Öcalan’dan nefret ediyordu.
Bingöllü Sorgûl’ün PKK idam mangası tarafından kurşuna dizilirken
söylediği ağıdı hep bir ağızdan ve ağlayarak söylediler. Türkiye’yi,
köylerini, anne babalarını, kendileri dağa çıktıktan sonra doğan
kardeşlerini özlemişlerdi. Ama hiçbiri itirafçı olmak istemiyordu.
Hepsi Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı’ndan af bekliyordu.
Hepsi Öcalan’ın 1999′da yakalanmasından sonra PKK’dan kopan 5 bin kişinin
çıkacak bir af kanunuyla Türkiye’ye döneceğine, iyi vatandaş ve iyi anne
baba olacağına inanıyordu.
Kadınların çoğu, örgütten birlikte kaçtığı erkek arkadaşıyla
evlenmişti. Çocuklarına; Barış, Özlem, Umut adını vermişlerdi. Artık
vatandaşı oldukları Irak topraklarında hayatta kalmaya
çalışıyorlardı.
Hepsinin ortak korkusu, PKK tarafından infaz edilmekti. Hepsi
kararlıydı. “Silah mı, Kürdistan mı? Asla! Bu kadar kandırıldık, bu kadar
ihanete uğradık. Bir daha asla tetikçi olmayacağız.”
Dilaram, PKK tarafından öldürüleceğini bile bile yazdığı kitabında
geçen ve hálá sağ olan arkadaşlarına PKK’dan bir zarar gelmesin diye kod
adlarını değiştirdi. Röportaj sırasında bana da örgütte bilinen kod
adlarını değiştirerek konuştular.
Dilaram, şu günlerde bitirmek üzere olduğu kitabını başta Kürtçe
yazmaya başladı ama sonra Türkçe devam etti. Çünkü kitap Türkiye’de
yayınlansın istiyor.


Neden dağa çıktınız?
- 1991 baharıydı. 13 yaşında, kıpır kıpırdım. Bir gün ablamla dağa
pancar toplamaya gittik. PKK’lıları ilk o zaman gördüm. Kadınlar da vardı.
Önce korktum. Çünkü köylüler onlar için dağdaki mahkumlar, diyorlardı. O
an, kaderimin değişeceği yer burası, dedim. Mutlaka onlarla olmalıydım.
Tarihini okumuştum ama Kürdistan neresi, bilmiyordum. Babam, yaşadığımız
köy, derdi. PKK’lılar “Kürdistan için savaşıyoruz. Siz niçin bize
katılmıyorsunuz” dediler. Akşam dönüşte düşündüm. Anneme, dağdaki
mahkumlara katılacağımı söyledim. Sonra köye gelip bayrak açtılar.
Muhtarın evinde toplandılar. O gün kararımı verdim. Nöbetçi PKK’lıya ben
de geliyorum, dedim. Yaşın küçük, dedi. Amcamın oğlu Welad’la katıldık.
Welad sonra mayına bastı, öldü.
Aralarına katıldığınız ilk gün neler oldu?
- Evden gizlice kaçmıştım. Altınlarımı, en güzel, rengarenk
elbiselerimi, çoraplarımı yanıma almıştım. Bir de babamın en güzel
kalemlerini, misafir odasının duvarındaki heybeyi ve kardeşimin mekabını
çalmıştım. Heybeye yiyecek doldurmuştum. Yüküm ağırdı. Benimle alay
ediyorlardı. Sarı pembeli giysilerim kilometrelerce öteden seçiliyordu.
Kamuflaj nedir bilmiyordum ki. Alacakaranlıktan sabahın 5′ine kadar
yürüdük. İkinci gün elime Kalaşnikof verdiler. 15 gün sonra babam haber
yollamış, kızımı vermezseniz sizi buralarda barındırmam, diye. Babam
zengin ve sözü geçen bir adamdı. PKK her ay babamdan 50 milyon alıyordu.
Beni amcama teslim ettiler.
Ama tekrar gitmişsiniz.
- Beyni yıkanmış gibiydim. Babam heder olacaksın dağlarda, dedi. 15
gün sonra halamın, amcalarımın oğullarını topladım, altı akrabamı yanıma
alıp tekrar dağa gittim. Sonraları ölen bir doktor vardı, Kendal. Başkanın
Abdullah Öcalan olduğunu söyledi. Anlattı şöyle böyle, peygamber diye.
Kafamda hayal ettim Öcalan’ı. Elini uzatsa güneşi tutabiliyordu. Ayağa
kalktığında dağlar, ayaklarının dibinde olacaktı. İlk aylarımda kafamda
Apo’yu uçan mitolojik bir karakter olarak çizdim. Mantıklı düşünecek yaşta
değildim. Köyden çıkmış, ilkokul mezunu bir kızdım. Ancak böyle hayal
edebildim. 13 yıl boyunca hep önderlik gerçeğini yani Apo’nun çocukluğunu,
babasına isyanını, hayatını öğrettiler.
Abdullah Öcalan’la karşılaştınız mı?
- Onlara katıldığım yılın sonbaharında Bekaa Vadisi’ne eğitime
gittim. Apo akademide kalmıyordu. Evi Barliya’daydı. Merakla mitolojik
kahramanı görmeyi bekledim. Apo’yu ne kadar tanrılaştırırsam, örgüte o
kadar bağlanmış olacaktım. Beni tembihlediler. Ne kadar hakaret ederse
etsin, doğrudur başkanım, diyeceksin dediler. Bekliyordum, hayatımdaki en
önemli insanı görecektim. Apo’yu görenler bayılırmış. Ben de bayılmaktan
korkuyordum. Derken elli M16′lı koruma ordusuyla geldi. Aramızda neden
korunduğunu anlayamadım. Açık havada, Bekaa’da tek sıra halinde
diziliydik. Afganistan komünistleri, Ermeniler, Avrupa’dan gelenler de
vardı. Apo’yu görünce çok şaşırdım. Hiç hayalimdeki lider tipine
benzemiyordu. İriyarılığı idare ederdi ama göbekliydi.
ÊKonuştu mu sizinle?
- Bana ilk söylediği, “Senin baban bir alçak, senin baban bir düşman
ajanı, senin baban bir reformist, senin evin bir düşman karakolu. Senin
kafandaki düşman karakolunu yıkacağız” oldu. Öyle bir sevindim ki. Kocaman
başkan beni, ailemi tanıyor, dedim. Eğitim bitti, Apo evine gitti.
Küfürleri iltifat gibiydi. Şimdi babam ve ailem benim için kutsal ama o
zaman emir verseydi git, babanın kafasına kurşun sık, diye, gözümü
kırpmadan babamı, annemi yere sererdim. Şimdi silahım olsa kime
yönelteceğimi bilirim ama bir daha elime silah almam. Geriye baktığımda o
hayatı yaşamadım sanki. O Dilaram ben değildim.
Kaç insan öldürdünüz?
- Bilmiyorum.
Örgüt içinde yargılandınız mı?
- Üç kez. Yönetimle zıtlaştım. Üç gün sosyal tecrite alındım. Kimse
benimle konuşmuyordu. Birinde çok zorlanmıştım. 1995′ti. Yukarıdan gelen,
ayrıcalıklı ve çatışmaya hiç katılmayanlar bize iş buyurup duruyorlardı.
Şunu getir, bunu taşı, diye. Hayat çekilmez hale gelmişti. Saldırıya
yazmışlardı beni Zagroslar’daki. Mektup yazdım. Gideceğim, kafama kurşun
sıkıp öleceğim, dedim. Zayıf biri değildim. Her gün ceset görüyordum,
yaralı taşıyordum. Ama bu yaşamdan kurtuluşum yoktu. Ölmekten başka çarem
yoktu. Mektubu verdiğim arkadaşım sonucu göze alamayıp yönetime vermiş.
Telsizle çağrıldık, geri dönün diye. Hemen anladım olanları. Tabur
komutanı bana hakaret etmeye başladı. 15 gün tutuklu kaldım. Kimse
konuşmuyordu benimle, yemeği ayrı yiyordum. Sonra özür dilediler, tepkili
olmayayım diye. Eski kadroların tepkisinden korkuyorlar.
Ayrılmaya o zaman mı karar verdiniz?
- Kendimi bir hiç olarak görüyordum. Dünyalı değildim. Ne mektup, ne
haber. Ne anne, ne baba… Kaçmayıp ne yapacaktım. Ama nereye gidecektim?


Ne zaman, nasıl kaçtınız?
- 1996′dan itibaren savaşa gitmedim. Şemdinli’deki yaralanmadan sonra
bir yıl yatalak kaldım. PKK doktorları altı kez ameliyat etti. Kandil’de
radyoda çalıştım. 1999 Ocak’ında Ecevit’in konuşmasını duydum. Bu sırada
eğitim veriyordum. Radyonun sesini açtım. İşin ciddiyetini anladık. “Bu iş
bitti” dedik. Sonra rehavet başladı. Örgüt içi sistem, kadına yaklaşım,
infazlar tartışılmaya başladı. Bazılarına itibarları, mertebeleri iade
edilmeye başladı. Bir yerlere kaçsam, kurtulacağımı düşünmeye başladım.
İki kadın, şimdiki eşim dahil iki erkek; dört kişi kaçmaya karar verdik.
21 Nisan 2001 gecesinde İran tarafına kaçtık. Arkamızdan atlarla geldiler
ama yakalayamadılar. Gizlendiğimiz yerden gördük onları. Dört yıldır
Irak’tayız.
Günlük, sıradan yaşama uyumda zorlandınız mı?
- Hálá tek başıma alışverişe gidemiyorum. Yanımda kimse olmadan
dışarı çıkamıyorum. Kalabalıklarda başım dönüyor, bayılacak gibi oluyorum.
Korkularımdan dolayı herhalde.
Sizi bulduklarında öldürürler mi?
- Onlara karşıt bir pozisyon alırsam, konuşursam elbette.
Kitap yazıyor, örgüt içinde olan bitenleri anlatıyorsunuz…
- Bu yazdığım kitaptan dolayı hayatım tehlikede. Birkaç kez
karşılaştım onlarla. Henüz yazdığım kitaptan haberleri yok. Burada
öldürdükleri insanlar var. İran ve Suriye Kürtlerinden iki kişi örgütten
kaçmıştı. Yedi ay önce evlerini bastılar. Kafalarına kurşun sıkıp
gittiler. Geçen yıl da PKK’dan kaçan merkez komitesi üyesi Sipan’ı
öldürdüler.
Ne yapacaksınız?
- Bilmiyorum. Gidip birilerinden koruma talep etmem. Irak’ın durumu
malum. Yeterince kendi güvenlik sorunu var.
Yazmamanız için baskı yapanlar oldu mu?
- Oldu. Ama eşim hep destekledi. İşin ucunda ölüm var. Fakat sen
infaz edilen, tecavüze uğrayan arkadaşlarına kendini borçlu hissediyorsan
yazmalısın, diyor. Yazarsam bu psikolojiden kurtulacağımı biliyorum.
Sizin gibi kaçanlar çok mu burada? Hayat şartları nasıl?
- Çok var. Dört yıl önce 300 kişi kaçıp geldi Irak’a. Hepsi
Kandil’den kaçtı. Erkekler çoğunlukta. Kadınlar daha ürkek. O nedenle
kadınlar erkeklerle birlikte kaçıyor. Bir kısmı burada evlendi.
Kaçanlardan bazıları sınır kapılarında insan kaçakçıları tarafından
öldürüldü. Çoğunun yiyecek ekmeği yok.
DİLARAM
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.dokuzb.all-up.com
şeyma
bbb
şeyma


Mesaj Sayısı : 101
Kayıt tarihi : 20/12/07

Bir PKKlı kadının itirafları Empty
MesajKonu: Geri: Bir PKKlı kadının itirafları   Bir PKKlı kadının itirafları Icon_minitimePerş. Ara. 20, 2007 4:09 pm

saolasın kardeş emege sağlık
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



Bir PKKlı kadının itirafları Empty
MesajKonu: Geri: Bir PKKlı kadının itirafları   Bir PKKlı kadının itirafları Icon_minitimePerş. Ara. 27, 2007 8:30 pm

eline saglık
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
byhitter
ADMİNASTRATÖR
ADMİNASTRATÖR
byhitter


Mesaj Sayısı : 504
Location : Gaziantep
Kayıt tarihi : 21/11/07

Bir PKKlı kadının itirafları Empty
MesajKonu: Geri: Bir PKKlı kadının itirafları   Bir PKKlı kadının itirafları Icon_minitimePerş. Ocak 03, 2008 5:08 pm

rica ederrim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.dokuzb.all-up.com
Admin
bbb



Mesaj Sayısı : 192
Kayıt tarihi : 21/11/07

Bir PKKlı kadının itirafları Empty
MesajKonu: Geri: Bir PKKlı kadının itirafları   Bir PKKlı kadının itirafları Icon_minitimePerş. Ocak 03, 2008 5:41 pm

saoal kan Cool ka
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dokuzb.all-up.com
xapo
bbb



Mesaj Sayısı : 111
Kayıt tarihi : 29/11/07

Bir PKKlı kadının itirafları Empty
MesajKonu: Geri: Bir PKKlı kadının itirafları   Bir PKKlı kadının itirafları Icon_minitimeÇarş. Ocak 30, 2008 1:44 pm

emeğe sağlık
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir PKKlı kadının itirafları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
forumdkz :: ...:::FORUM HAKKINDA:::... :: TARTIŞMA PLATFORMU-
Buraya geçin: